"idrak yoLLarı iLtihabı" !

İdrakı zor bir durum benim için.
Belki bir zamanlar kıyısında dolaşmış olabilirim lakin hiç bir zaman seri üretime geçmedim..!
Neden mi bahsediyorum ;hani şu giderek çoğalan; sanıyorum eşeysiz üreme ya da bölünerek çoğalma gösteren memnuniyet-siz kimselerden..
Yahu bir insan evladı hiç mi bi'şeyden memnun olmaz..hep mi sorun çıkarır?

anatomik aşk'tonik !

..."Kalbin koronerlerinde aşk var mıdır,

atar damar aşk pompalar mı 

ya da sevda barsaklardan kaç günde atılır?" 

gibi sorular sorabilecek bir mantığı vardı onun."

Bi'şey söylicem ama gülmek yok!

Mine Sota

'Gördüğüme SevindiM' .)

Güneşin saçlarını gözüme gözüme çarpmasıyla uyandım bugün ve bünyeme hiçbir uyku sersemliği ilişmeden açıverdim gözümü aydınlığa.Güneşliği açıp da yatarım ben hep ve yeni taşındığım odam Bahar'ın uyanışını görmeye gayet müsait bir yerde.öyle ki dışarda capcanlı bir hayat başladığını gösterecek ve dürterek uyandıracak güneş burnumun dibinde gibi.
Tuhaftı..benzerlik taşımıyordu sanki daha önce yaşadığım günlerle ya da ben böylesini hatırlayamayacak kadar 'tam tersi'günler devirmiştim dünlere..O değil de başkaydı işte:)
Sanki yüzyıllık bir uykudan uyanmış gibi,ne vakit uyumuş olduğunu unutan..ve hatırladığı yakın geçmişte eksik yaşanan tüm huzur'ların toplamını içine sıkıştırmış gibi uyandım bu sabah.

hayvanLar ALeminden birtakım özeLLikLer

Pek sevgili dostlarımız onlar.Bölümüm itibariyle de en çok ilgimi çeken alem ve topluluk..Hayvanlar Alemi:)Onları gözlemlemlemeye,izlemeye haklarında yeni yeni bilgiler edinmeye pek bir merakım vardır ve bu beni fazlaca da mutlu eder.Kim bilir belki onlardan yola çıkarak bilim adına yeni bir çağ açan insanlardan olurum ben de:P

'Beni bensiz birak beni sensiz birakma Ya Rab..kalbime yoldaş eyle merhametini..'

Ya Rabbi

Seni tarif etmektedir bütün güzel isimler

Sen güzel isimlerini aşikar etmezsen ruhum karanlıkta kalır.

Esma'ül hünsana şahit yaz beni...

Allah!

Sensin Allah, sanadır kulluğum..

Sendedir çarem

Seninledir varlığım

Seni arar ruhum

Seni anar kalbim

Başkasına değil sana muhtacım

Başkasını değil seni çağırırım

Başkası yaratılmıştır sen yaratansın

Başkası devamsızdır

Sen daimsin ve daim eyleyensin

Başkaları muhtaçtır

Sen ihtiyaçsızsın ve ihtiyaçları görensin

Başka ilah yok sen Allah'sın

Sen ki eşi benzeri olmayansın

Sen ki bütün eksiksiz sıfatların sahibisin

Cemaline çevir yüzümü başkasına rağbet ettirme kalbimi

..

Ya Metin!

Demir emrinle parçalanirken nefsimin elinde birakma beni

Daglar sana boyun egmisken seytanin aldatmacalarina kandirma

beni

Denizler izninle yarilirken sebeplerin arasinda oyalama beni

Dilim sana içtenlikle yakarirken sözlerimden fazlasiyla anla beni

Ya Veliyy!

Sana tevekkül ettim vekilim sensin

Sana iman ettim sahibim sensin

Sana sigindim sirdasim sensin

Sana güvendim veliyyim sensin

Sana baglandim dostum sensin

Sana tutunuyorum bütün varligimla

Kimsenin yere yikmasina izin verme beni

Ya Hamid!

Hamid sensin hamd sanadir

Diller senin hamdinle tatlanir

Her nefes sana minnetle verilir ve alinir

Sana sonsuz övgümü biricik övüncüm eyle

Minnet altinda ezdirme kalbimi

Ya Muhsi!

Hadsiz acz ve zaaf içindeyim

Düsmanlarim pek yaman incitenim sayisizdir

Sana sükrüm yetersiz arzularim hesapsizdir

Fitratimin diliyle yalvariyorum dualar ediyorum

Isteyenlerin ve istenenlerin sayisini bilen ancak sensin

Kalbime yoldas eyle merhametini

Şehr-i BedeN

yürek..
bedenin şehri..başkenti..
..
avuç içi kadar küçük..
koca bir kainat kadar geniş..
ve okyanuslar kadar derin..
..
o şehir kimi zaman kanat çırpan kuşlarla dolup taşıyor,
kimi zaman sağanaklar çarpıyor arnavut kaldırımlı taşlarına..
sel gibi akıp giden insanlarla kalabalıklaşırken
bazen de o uğultuda yalnız başını cama yaslayıp
dünyayı kör seyre dalıyor..
..
şehir eşkiyalar tanıyor, üçkağıtçılar,tüccarlar,kızanlar,küsenler,sevenler,sevilenler,cesurlar, suskunlar..,..,,,
duyguların başkenti olarak.
şehirden insanlar geçiyor..
duygular geçiyor..rüzgarlar geçiyor..
kimsesizlikler,suskunluklar,gürültüler,heyecanlar,molalar soluyor..


şehir bayramlar yaşıyor..bazen depremler ağır yıkımlara gebe..
ama biliyor ki kapanan her kapının yerine yenisi açılıyor
ve her yıkım yeni oluşları yapılandırıyor ömre..
eksik tamamlıyor ruh biliyor ki..

velakin bir kiraz çekirdeği gibi şehr-i beden' her yıkımdan sonra yeniden filizlenip yeni bir ağaca o ağaçsa her yıl yeniden çiçeğe dönüyor..'*

--
-Ebr-i Nisan-

'Uçurtma Avcısı'

hep şarkılardan şiirlerden yürüyecek değilim ya, bu fotoğrafı görmem yetti içimde oturan kelimelerin ayaklanmasına..ve içimde oturtamadığım inatla ayaklanma çıkaran cümleler çoğalıyor giderek..bazen tam tersi olduğu gibi..
***
şu uçurtmanın ipini tutan ben olmak isterdim şimdi..hiç uçurtma uçurdunuz mu bilmiyorum?(şu an kimle konuştuğumu da bilmiyorum orası da var:))uçurmadıysanız bilemezsiniz onun verdiği heyecanı.bir uçurtmayı havalandırmak kanat takıp uçmaya yaklaşmak gibi bir şey !ısrarla,tekrar tekrar, yılmadan rüzgarın nerden estiğinin tayinini ince ince yaparak soluğu kesilene kadar koşmak..koşmak..
ve kendini rüzgara teslim eden uçurtmanın ipini yavaş yavaş bırakmak..
onu rüzgara teslim etmekle elinde tutabilmek arası mücadelede, ipin elinizi kesen izleri belki sonra o heyecanı hatırlatacak en güzel nişanıdır uçurtmanın..o izleri kapatalı çok oldu..bir resimle heyecanımı tazeliyorum şimdi..
Bahar'ı belkiyorum..Güneş yüzünü göstermeye başlamıştı..
bugün soğuk burnunu sokana kadar camdan..
"hava güzel olsaydı yapardım"ları rafa kaldırıyorken ben..ve bir uçurtma hayaline iliştirmişken gözümü,bisikletin lastiklerini şişirmeyi düşünürken; yine sabr'a sığınıp resimlerde iç çekmek düşüyor bir süre daha..
bu havaların psikolojime ilişip durması hoşuma gitmiyor!
**
Küresel ısınma'dan korkuyorum.."korkuyorum"=bu kelimede, bu cümleden çok şey var taşınan..
ve 'kimsenin umrunda değil halleri' çileden çıkarıyor beni..
Bugün duydum ki Sinop'a nükleer santral kuruluyor-muş..
bildiklerimin sırtıma yük olması tam da böyle bir şey işte..
kimin neye nasıl zarar vereceğini bilmek 'yük'..bunu bile bile yapanları görmek daha da bir yük!
şunun şurasında ne kadar ömrümüz kaldı bilmiyoruz..ve birileri olabilecek güzel günleri geciktirmek belki sonlandırmak,dumanını tüttürmek için o küçücük beyinleriyle 'tamamen duygusal' planlar yapıyorlar..kurguların hatalarına Green Peace'ı bırakın dünyayı toplasak cılız bir sesten ileri gidemeyeceğiz gibi..
Ve biz doğada bunlarla aynı kategorideyiz!
hayvanların,bitkilerin ve en sonunda insanların yaşama ortamlarını küçülte küçülte yaşayan,algılama problelerinin katsayısı bilinmeyen rakamlara ulaşan insancıklar!
bu hızla devam ederlerse üzerinde petroldü,soykırımdı,şuydu,buydu savaşacakları bir alan da kalmayacak!
onu da düşünmüş olmamlılar ki Mars'ı sera gazlarıyla ısıtmayı düşünen bilim adamları boy göstermeye başladı!

aaahh!! çok sinirlendim..nereden geldim ben buraya ? Uçurtma! evet ve ben bu kelimeden daha nerelere gidebilirim..Afganistan..Taliban'ın o vicdan yoksunu yüzü!uçurtma avcısı' tabiki..sonra sözleri Elif şafak'a ait Teoman şarkısı:"ipleri dolaşmış uçurtmalar misaliii...."
hayal..dostluk..rüzgar..gök..özgürlük..sonsuzluk..

Mutluyum ki başlarken olumlu ve heyecan veren cümlelerle başlıyorum söze ama sonunu bozacak olumsuz boşluklar yaşanıyor ne yazık ki..bardağın boş kalan bir tarafı hep var..
Yine de..

-Ebr-i Nisan-

..şimdi paylaştığımız tek şey şu lacivert gökyüzü..

Keşifdaşımaaa ;)

"Mesude'me:).."

İyi ki DoğduuuuuuuuuuuuN Gördün mü kaç oLdun =)

Nasıl tanıştık biz?ne zaman bu kadar can'daş olduk..ilginç bir tanışma oldu bizimkisi..mesafelere inat ve yol çizgilerinin sıradanlığını aşıp sağlam ,ayakları yere basan bir keşifdaşlık..

:)keşifdaşım,dostum,kardeşim,..insan! Canıma can katan insan evlatlarından bir can! ne iyi ettin de doğdun:P ne iyi ettik de aştık mesafeleri..
kanıtlar gibi bir şeyleri...

şimdi hayatta bir yıl daha kalmış olmaya hazırsın eminim..biriktirdiklerin,birikimlerin,gördüklerin,soludukların,denediklerin, yanıldıların hepsi ömrüne pusula gibi..ceplerine doldurdun belki..belki gözlerinden akıttın..gülüp geçtin..nasır tuttun..ama hepsi senin sen halinde yansıyor bugün,seni sen yapıyor..bir dost bir kardeş bir evlat bir insan..
ve gördüğüm en ışıltılı gözlerin sahiplerinden bir can!en samimi ve en sıcaklarından..!

adımlanan ve boğaza takılıp yutulamayacak kadar büyük kelimerin idarkından geçiyorsun şu sıralar biliyorum..herkesin bir gün yutkunacağı gibi..ve biliyorsun da varlığın varacağı en güzel yeri..şükür ki inançlı ve gönlü geniş bir can taşıyor 'sendeki' 'seN'..anlamların nereye çıktığını biliyor..

ve en çok bu yüzden sevilir belki insan evlatları..bir göze,ir kelimeye sığdırılanları gözü kapalı görebildiği için..anlayabildiği için..sorgulamadan bildiği için..
sevme nedenlerim çok ki'bi çok':)
say say bitmez..
Hani demiş ya geothe "insan kendini yalnızca insanda tanır!" diye..bu keşif böyle başladı senle de..sen ben ayırmadan sen'de ben'i ben'de sen'i,hem 'ben'i hem 'sen'i bularak..dostluklar sessiz ve çıplak ayakla ilerler taşıdıkları sevgileriyle..
bugün bunu o kadar iyi biliyorum ki..
bu kocaman yüreğe daha nice dostlar taşındığını da tahmin edebiliyorum ve taşıyacağını da..;)

Hani vardırya bazen etraf darmadağındır..tüm duyguların alt üsttür kuru cümlelerin içini doldurmaya uğraşırsın tam bu sırada bir şey olur hissetmiş gibi..sanki görmüş duymuş gibi..bir telefon bazen bir mesaj ve o telefonun ardındaki can bir anda toparlayıverir etrafı..anlatmadan anlayıverir..bilir yorgunluğu..ve sana içi dolu cümleler döker..perdeleri açar oda ışır gibi..
işte onlardan bir dosttu bugün doğan da..ve ben bunlar bir yana dünyanın herhangi bir yerinde sevgiyi,güveni,inancı,vefayı,anlamayı,dinlemeyi,dotluğu,kardeşliği doğru telaffuzla yaşayıp bütün bu güzelliklerin varlığına beni yeniden inandıranlardan olduğun için kuacaklara sığmayacak teşekkürler sunuyorum sanaa:))inancımı taze tutanlardan olduğun için;)
ve tabi daha önce kurduğum cümleler adına da..;)

İnanıyorum ve dualarıma dualar ekleyerek diliyorum ki Yüce MevLam yüreğinden geçen tüm güzelliklerin en hayırlılarını yaşatsın sana..hayırlı,sağlıklı,mutlu ve sen'li ben'li nice yıllaraaa;)
Koca bebek nice yıllara:))

-Ebr-i Nisan-

'Gülümse Şimdi'..

*

kitap lambasının yamacında ses veren,geceye dolan trt esintilerinden..
şikayetsizim dertten ki biliyorum 'dert insanı yok'luğa götüren rahvan attır'*
ve acının her türlüsünü seviyorum sanırım..sebebi bende gizli.
radyodan gelen seslere gözlerim doluyor..sonra gülümsüyorum..bir tamlayan var müzik evrenselliği;)bir benzetme vardı ödünç alıyorum onu müzik benim de tamlayanım..
son nokta; bir söz söylemişti Tolga abi :"Müzik, söylenmeyen ve hakkında sessiz kalmanın imkansız olduğu şeyleri anlatır" diye..

..

Haklıydın hep sen, acılar bedava, mecburduk hep uzaktan
Bakmaya
Çok yorgunum ben, eski bir saat gibi , hırpalandım
Istanbul gibi ..
..
Oyunun en güzel yerinde zil çalınca üzülürdük ya
Öyleyim ..

emre aydın

--

-Ebr-i Nisan-

*"Dertten şikayet etme artık,dert insanı yokluğa götüren rahvan attır." MevLana/mesnevi

Şiir yamaLı..

"Gidişin izlediğim en güzel filmdi..

keşke beraber izleseydik.."

diyordu Sunay Akın yola yüklediğim anlamın içine düşen şiirinde..

oysa ki ben bir gidişi değil herşeyi nasıl 'hiç' edişini izliyorum..

-ebr-i nisan-

"Tohum toprağa düşünce öldü mü dersiniz ?"

Bütün yolcularını 'hakikat'in çaldığı Dünya..
ya da tam tersi..aslında Dünya'da bir müddet misafir olanlarız hepimiz..hani Düş Sokağı Sakinleri'nin tabiriyle 'cennet başlı cehennemde'..
Hakikat'e yolculuk ederiz..

Bugün bildiklerimizin eksik kalan yanlarını kapatamama telaşına bulandım..
eksikti işte..ve biz her yolcunun giderken bıraktığı boşluğu hesaplama derdindeydik..ve "acının yüzölçümü hep dünyanınkinden büyük çıkıyordu"*..
dünyalık hiçbir gidişe benzemiyordu vedası..bu kadar sessiz,gerisi çaresiz ilerisi sonsuz...ve geriye hiçbir şeyle kapatamadığımız boşluklar kalıyordu..

bir daha görememe hissi bilmediklerimizin tam da eksik kalan yanıydı hep..
oysa 'hakikat'e 'hiç'likle varılırdı..ve yolun sonunda En Sevgili'ye kavuşmak vardı..bilmediklerimizin eksik yanı, yanımızda götürdüklerimizin eksik yanına eşitlenince anlardık her zaman; bu kadar hüzün ve alışkanlıların yokluğunun acısını..
**
"her insan ölecek yaşta" der oysa şair ama içimizdeki eksiklikler yankısını hep "her ölüm erken ölüm" diye duyurur..

ve hepsinin de üstünde ne güzel söylemiştir Hz. MevLana.. oysa "Tohum toprağa düşünce öldü denebilir mi?"..

-Ebr-i Nisan-

--

*tebdil-i mekan :"acının yüzölüçümü dünyadan çoktur aslında" sezen aksu

'KirpiK' SaLgıNı

Bilmiyorum ne oluyoruz??! Sevmediğin ot burnunun dibinde biter tabiri uygun düşer mi efem?-eh sayılır..
kapıda moda salgını yok bildiğim kadarıyla varsa da bir bana bulaştı,kendim kendime salgın yaşıyorum!

kılık kıyafettir ayakkabıdır tamam ama bir kirpik modasıdır bir bitemedi yahu.tamam bitmeyebilir de takan takar niye bulaşıyorsunuz işte burda burun dibine bitme mevzu bahis oluyor..(hayır niye takıldığını da anlamam illa bir güzel görünelim meselesi,böyle ok ok kirpiklerim olsun falan..tamam da zaten sende kirpik var albino musun?!kirpiksiz misin?soba yakarken kaşını kirpiğini alevlere mi teslim ettin?!- e ne derdin o zaman! Bir kendisiyle barışık olamadı insanlar..bir şekilciliktir almış başını gidiyor!ama insan içini dekor etmeye yanaşmıyor,zor tabi zor!her ne ise amma 'ünlemli' bir canlıyım!:) )

geçenlerde bir takıcıda dolaşıyorum,yanımda takma kirpiktir tırnaktır o tarz aksesuarların bulunduğu alan yer almakta ve bir bayan kirpik seçiyor yanında çalışanlardan bir bayan var.o tarafa bakmış bulundum ne'ne senin ne bakıyorsun ki!görevli kız da bana baktı gülümser bir edayla "size de verelim bir tane" devirdi.."yok dedim sağolun benimkiler bana yetiyor;)""ama" dedi "öyle demeyin gözlerinize çok yakışacak modeller var böyle kenardan uzayan, kıvrık falan"
"teşekkür ettim tüm nezaketimle!,pek de tarzım olmadığını beyan ettim"
hayır o nedir canım anlarız biraz uzun falan da bunlar "ben sana ait değilim" diye bağırıyor! yelpaze misali,yapay..

Nedir yani hem Türkiye çöl mü olacak! ne hazırlığı bu?!Amacından saptırmayın kardeşim herşeyi!Deveye benzer bir halimiz de yok üstelik; ki onlar çölde ikamet ederler genelde Rabbim o yüzden upuzuun kirpiklerle yaratmış onları bize ne oluyor!Hörgüç de takalım tam olsun! zaten bir çöle düşer isek şayet telaş yapmayın adaptasyona uğrarız herhalde diğmi!
Yakında eşek gözü falan da satın oldu olacak!
Hayır korkuyorum birgün ya hayvanlar da bize özenirse ! felaketimiz olur mazallah!

not: sevgili görevli bayan(lar) istediğinizi yapmadık, dediğiniz almadık diye bir de alınıp bozulmayınız,nezakete davet ediyorum sizleri lütfen aaa!bozulacaklar kendini bilsin yani!

-Ebr-i Nisan-

BahaR ÇalacaK Kapımızı :))

Kendime çokça bitkileri örnek alıyorum şu sıra :)
Hayvanların güdülerini gözlemliyorum ve mümkün oldukça insanların izlerini görmezden geliyorum..Çünkü 'bahar'a hazırlanıyorum :P

Griye çalan sabahları ardımızda bırakır gibi ve Güneş buralara daha bir yaklaşır gibi..Vejetasyonu uyandırmaya hazırlanıyor Güneş..

Ağaçlar çiçeklenmeye hazırlanıyor,hayvanlar kış uykusundan uyanmaya..
Ve ben kendime yeni bir 'ben' olmaya hazırlanıyorum bu 'bahar'a(;
Badem Ağaç'larına benzemeden; yalancı bahara kanmadan,ağır ağır ve temkinli,tüm hücrelerimi yenileyerek Güneşe dönmeye başlıyorum yüzümü..

Yeni bir yıla girmenin heyacanından daha hacimlidir benim için bahar sevinci..
"hava güzel olsaydı yapardım"ların tükenişine açılan kapıdır..
Yüce Mevla'ya bu bahara da erişmiş olmanın şükrünü de sunmaktır tüm şükürlerle..
Güneşin saçlarını uzatmasıdır sabah penceremden yatağıma..
sevdiğim meyvelere kavuşmak..domatesin kokusuna doymaktır..
yol boyu farkındalıklarımı kaybetmiş halde yürüdüğüm caddenin çiçek kokularıyla farkettirmesidir arşınladığım yolu..
Kuşların geri gelmesi..gökyüzünün çocuklarına kavuşmasıdır..
Sabah yürüyüşlerine bir sabah çayı eklemek,erken uyanmalara adım atmaktır..
kedileri es geçmek istiyorum:)özel hayata saygımız var:))

papatyalar boy verir ama önce çiğdemler(:
ve her papatya beni çocukluğumuzda başımıza taç yaptığımız zamanlara götürür..küçük prensesler olduğumuz zamanlara(:

Ilık bir rüzgara ruhun pencerelerini açar, içinin serinlemesini dondurucu bir soğukla öldürmez insan baharda..

ve tüm tabiat gibi insan da yeniden hatırlar bir can taşıdığını..ve belki 'iyiye yakın' adımlar atar zamanda..

Baharın ilk ayına girdik ve kapıda güler yüzlü bir mevsim var..en sevdiğim mevsim..
Ebr-i NisaN'ları kucaklayan bir gökyüzü düşecek payımıza ve ılık yağmurlar düşürecek gönlümüze inşallah..
ki gelmemiş miyim ben de bir Ebr-i Nisan'la..Nisan'da..(;

03.03.2010
05:05

Dönemeç

Yeni anlıyorum tuhaf ki..
Yazılanlar meğer hiç bir zaman ulaşmazmış yazılana..
okunsa da anlaşılmazmış..
Tıpkı ulaşamadığı gibi benim için oluşturulan tümceler bana..
Ve ben saçma bir şekilde yer çekimini suçluyormuşum,
bir duvara çarpıp düştüğünü hissetmem için söylediklerimin
bunca zamana mı muhtaçmışım..?
bana çarpıp düşenlerin sayısını hatırlamıyorum oysa..
ne zamandır ulaşılamıyor kendime..
bilmiyorum..

yeni yeni anlıyorum..
ve anladıkça çağrışım yapıyor 'gitmeler'
her görülene anlam uydurmak gibi olmasa da
her anlama bir yüklem gerekiyor bazen..
son cümlelerim de hazır yere düşmüşken..
bu 'anlam'ın yüklemi de 'gitmek' olsun bu dönemeçten..
-Ebr-i Nisan-

'Hangi savaş 'barış'tan daha büyüK! "

Ağlamak için başına oturulan filmler vardır ya(benim için vardır mesela;) )hani gülmek için hevesle izlemeye hazır hale gelmek gibi bir komedi filmini..

aslında bu film öyle bir film değil de..yani 'Güneşi Gördüm'ü 3. kez bu yüzden izlemedim..
her defasında Mahsun Kırmızıgül'e biraz daha takdirle baktığım kesin..keşke diyorum daha önce bu işle başlasaymış ama sonra diyorum ki 'herşey anını bekler'..söyleyecek söz yok; yaptığı iki filmi de birbirinden başarılı..ve öyle hassas yerleri iz etmiş ki kendisine..bizzat yaşanıp çekilmiş gibi..Özellikle 'Güneşi Gördüm'..hiç bir sahnesi boş değil,boşlukta değil..

aynı yerlere aynı kıvamı tutturarak gülüp, hüzün döktüm sızlatan aynı noktalara gözlerimden..insana özgü sanırdım büyüyememişlik,bazen acizlik; aynı hatalara bile bile düşüp sızlanmalar büyümeyen bir ruha gözyaşı akıtmalar..
meğer insandan da dışarı taşıp bir kıtayı bile kapsayabiliyormuş bazen bütün bir dünyayı..
*'kabuk bağlatmıyormuş bile kanayan yaralara..'

biz bu kadar mıyız? İnsan bu mudur gerçekten?bu mu olmalı?

için için sızlıyorum..bugün ileri doğru adım atarken,teknolojiyle yarış tutup jetgillere komşu gider vaziyete gelmişken! nasıl oluyor da habire geri sardırıyoruz..nasıl oluyor da insani duygularımızı doruklara ulaştırmamız beklenir bir zamandan biz tersine akıyoruz?

mantık aramak bile saçma söylenenlerde,yaşananlarda..
siz daha doğmamışken işlenen suçlardan, yapılan soykırımlardan hüküm giyiyorsunuz..bir kan davasının kucağına doğuyorsunuz adeta..kan davalarını kınar, ceza getirip yasa çıkarırken işlenen suçlara;kıtalar arası, ülkeler arası hatta bölgeler arası soğuk-sıcak savaşlara adınızı yazdırıyorsunuz!tanımadığınız insanlara kin gütmeyi öğreniyorsunuz..'şu'ysa kötü 'bu'ysa iyi giydiriyorsunuz yine hiç görmediklerinize..

bir insan daha doğmadan sınıflara ayrılabilir mi?
seçebilir mi cinsini,türünü,familyasını!! seçebilir mi dinini,zengir mi fakir mi doğacağını?
bütün bunlara eli mahkum dünyaya gelirken tüm seçememişliklerinin hükmünü nasıl giydirir insanoğlu denen ve giderek kelimeden dışarı taşan 'insancıklar'!!
bu nasıl bir yanılgıdır..nasıl bir cahiliyet!

Oysa "bebeklerin vatanı yoktur" der şair..bebeklerin vatanı yoktur..
ve birbirimizden öğrenmemiz gereken tüm güzellikleri erteleyip,mahrum bıraktırılıp, öğrenemediklerimizi unutmaya programlanıyoruz..

filmde öyle güzel söylemler vardı ki..işte dedim bunları söyleyenlere 'insan'! denir..!
ve bu dünyayı yöneten kirli elleri düşündüm..'nerde yoktuk,nerde olamadık'** da kötü adamlar bütün başları tuttu dedim..
Filmde diyordu ki-"Devletin başındakilerin kavga ettiği bir ülkede,halktan barış içinde yaşamasını bekleyemezsin!"..öyle ya..öyle değil mi..bu kine susamışlık bizim birilerine bakarak kararmamızdan ileri geliyor..oysa iyilik etkilemeliydi 'kötü iyiye baka baka iyi olmalıydı'..bu kadar az olamayız..inşallah..

Hem artık sorsanıza kendinize "HANGİ SAVAŞ BARIŞTAN DAHA BÜYÜK!"

-Ebr-i Nisan-