Cuma, Ocak 29

~~ yağmura karşı ~~






bir adanın sahil kenarı olacak bir yanın,
diğer yanın sahile yüzü dönmüş yalılar..
havada yağmur kokusu olacak
toprakla buluşurken damlalar
sen o yağmura doğru pedal çevireceksin..
ve yüzüne vuran yağmur damlaları kardeş olacak yanağından süzülenlere..



-Ebr-i Nisan-

Mısra Mısra Kar Sesi..




Aynı dili konuşmak güzel..farkında olmak lazım ama..denk gelmek lazım..ulaşamadan yerçekimine yenik düşen seslere dönüşmek yorar insanı ..susmayı daha anlaşılır kılar zaman..bu yüzden adresi doğru olmalı söylenenlerin..teslim edildiğine gözünü değdirmeden şahit olabilmelisin..

Camdan başımı uzattığımda mevsimi görüyorum iki gündür..içim kış olduğuna rahat..soğuğa sırtımı yaslamış derin bir nefes alıyorum..ve düşüncesi bile olmasın diye diliyorum soğuktan üşüyen kimselerin varlığının..kimse üşümesin,kimsenin içine işlemeden geçsin bu kar..belki biraz kendine getirmek için soğuk alsın herkes kendi payına..sokakların bu beyaz örtüsü başka dilden konuşsun bu kış..herşeyi temize çeker gibi..tüm kirlenmişliğini dünyanın.. erirken yoluna serip götürse giderken, bir baharı müjdelemeye yakın dursa..
Bütün gece karın yağışını izledim..bu kadar aynı görünüp farklılıkları yoğuran olguların varlığına ‘kayıp gül’e kadar tam olarak varamamışlığın geçikmişliğiyle..

Yedi yaşımda öğrendiğim harfleri kullanıyorum hala..ne arttı ne azaldılar..ama onca değiştiler de bir beni yazamadılar..bir denkliğini kurmadım düşündüklerimle..sıraya koyamadım..başına buyruk oldular çoğu zaman..şimdi tanımlayamadıklarıma suret arıyorum..

Dün gece huzurla yağan karın değişen her bir suretine aynaya baktığımda her sabah aynı sandığım insanı yerleştiriyorum..her gün farklılaşan..deniz gibi..kar ya da yağmur..bazen gökyüzü gibi; aynaya yansıyan suretlerin benliğindeki değişimler..evet ‘değişim kaçınılmazdır’ biliyorum..

Sokak lambasının şahitliğiyle aydınlanmış kar taneleri bir bir sıralanıyor kaldırımlara..çarpışmadan inmelerini fizik kurallarına bağlamadan düşünebilmeliyim..ve bir kar taneleri kadar olamadık devirmeliyim buraya da..insanlardan başka çarpışmayı sevenler var mıdır hayatla? Oysa “herkesin kendine göre bir boşluğu var “diyor şair..herkes kendi boşluğunu doldursa puzzle tamamlanacak oysa..belki o zaman herkes mutlu olacak..

Şu lacivert beyaz puantiyeli gökyüzünde ‘ipinden kurtulmuş serseri bir uçurtmanın özgürlük sevinci ‘ni yaşamak geçiyor içimden..gecenin bu saatinde ayak izlerim gezinsin diyorum ya da basılmamış karlarda..yeni bir yer keşfetmiş gibi olmak hissine kapılarak ilk ayak basan olmak..zamanı geçmişe sarıyorum..çocuktum..kar topu,kardan adamlar ve susuzluğa bir avuç kar..güneşin yansıması güzel olsa da kar belki en çok geceye yakışıyor;
yenik düşmüyor karanlığa gece..

Lapa lapa ses verse arada da..karın da sesi var bilir misin..?dinle oralarda yağan bir karda belki duyarsın;)


-ebr-i nisan-
28.01.2010
20:02



güzeldir paylaşmak..kendi parmaklarının şahitliğinde kalemle kağıt buluşmasının dışında..
beğendiğin bir yazıyı..sözü..bir şarkıyı mırıldanmak..
kolaycılık belki..biraz da bazı şarkılardan ve senden önce söylenmişlerden sonra elini kaldırıyor insan sadece, üzerine giyinip dolaşıyor.
hele de yorgunsan,yazdıkların hep sana kalsın istiyorsun..
ortalığı kendi yorgunluğuna bulamanın ne gereği var ..
ve korkarsın da bazen paylaştıkların bir bütün etmeyiverir diye..
ya da çok konuşursun işte böyle.. :P bu sebeplerden insanın başka yürekleri dinlemeye de ihtiyacı vardır..
ve yazılanlar hep başkalarının aitliğinde değildir ki zaten....



-ebr-i nisan-

Pazartesi, Ocak 18

SiyaH Beyaz İnceLikLeR..



Üç etti karşıma çıkışı..eski kitaplarımı karıştırırken gördüm,bir denemenin içine sığınmıştı..

Bir blogta karşıma çıktı çok geçmeden,yazı onunla başlamıştı..

Sonra aslına döndüm yudum yudum okudum tamamını..

En çok içimi sızlatan cümleyi tekrar ettim dışımdan.."Ahh kimselerin vakti yok durup ince şeyleri anlamaya.."diyordu Gülten Akın 'İLk YaZ' şiirinde.

Televizyonda siyah beyaz bir film oynuyordu..

Yağmur içeri girmek istercesine cama vuruyordu..

Giderek hayatımızdan eksilen incelikler her akla geldiğinde kapıda kalmış gibiydi şimdi..

Bu mısrayı ilk okuduğumda kalbimin ta içinden geçti demiştim burnumu çekerek..kim bilir neden hüzün

bağlamıştı gözlerim..hatırlayamadım..

unuttuğuma sevindim..

sonra durdum..korktum..

Hayatın inceliklerine tutunduğum köşelerinden beni de mi törpülemişti o ponza taşı diye, endişeye büründü içim..

bir film gibi siyah beyaz da mı kalmış yoksa rengi mi atmıştı inceliklerin..???

Sahi en son ne zaman bir çocuğun başını okşamıştım..ne zaman elimde bir çiçek demeti çıkmıştım annemin karşısına?

Çocukken okul yolunda kaldırımları süpüren çöpçü amcalara " Günaydın,kolay gelsin" derdim gülümseyerek..
Ne zamandır yanlış anlaşılır diye yoksun bıraktı bizi hayat tanımadıklarımıza iyi dileklerde bulunmaktan ve selamlaşmaktan..?

"Tartayım mı abla?"diyen tartıcı çocukla ya da "abla bir mendil al be bir tane nolur" diyen ufaklıkla isteklerini cevaplamaktan başka bir simidi ne zaman paylaşmıştım!..

hayatın yeni yüzü müydü bu alıp götürdükleri mi..düşüncesizleştirdiği kuytulara düşmek miydi..haberlerde gördüğümüz hayatlara ağlarken elden geleceklere kim engeldi???

vaktimiz mi yoktu gerçekten..Can Dündar bir yazısında "kafama uçan daire düştü de hastanedeydim desen daha inandırıcı olur" diyordu bu sorunun yanıtına..
gülümsemiştim ve içim serinlemişti o zaman ardından..hepimzi aynı-laşıyor muyduk..belki de aynılaştırılıyor!..

geçmişe özlem burnumu sızlatır hep işte bu yüzden!..

"Eski" sıcacık bakıyor anılarda..orda yaşamaya kalkam kendimi bugünden silerim..

"yeni"ye alışmak inceliksiz ve kalın çizgilere büründürür ruhumu sanırım..bugünle düne ağ atıp yaşıyorum biraz..
biraz da "yere düşünce kırılmayan bir oyuncak gibi yuvarlanıp gitmeye alışıyorum.."..!...

-Ebr-i Nisan-

03.01.2010
23:10
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...



Counters
Free Web Counter