Bir hayli zaman geçmişti bir film koyup tadını çıkarmayalı sanırım..ve sana izlediklerimden daha önce hiç bahsetmedim öyle değil mi 'Hayat GüzeldiR'..
Artık paylaşımlarımız artıyor o vakit,) Dedim ya bu yıl yeni ve bambaşka bir yıl .)
2004 İngiltere/ABD ortak yapımı bu harika filmi izlemiş pek çok insan vardır eminim; benim de ikinci izleyişim, ama adam akıllı ikinci izleyişim..
Ve bir kez daha hayran kalıyorum, oyunculara , yönetmene, hikayeye..Peter Pan'a ve yazarına..
Herşey başarılı İskoç yazar J. M. Barrie (Johnny Depp)'nin yeni oyununun İngiliz sosyetesince beğenilmemesiyle başlıyor..Aynı şeyler üzerinde durmaktan sıkılan Barrie'nin yeni bir ilham perisine ihtiyacı var ve köpeğiyle parkta yaptığı yürüyüşlerden birinde dört çocuğuyla dul kalmış güzel bir anneye sahip Llewelyn Davies ailesiyle karşılaşıyor..
Sonrasında alıp götürüyor sizi film..
'Bir çocuğun gözünden dünyaya nasıl bakılır'a dönüyorsunuz..
Ya da 'erken olgunlaşmış bir çocuğun gözünden hayat nasıl görünür?' e..
zira "küçük oğlan gitti ,son 30 saniyede yetişkin biri oldun" diyor Barrie küçük oğlanın annesiyle ilgili kaygılarını dile getirdiği sırada..
Çocukluğunu yaşayamamış bir çocuğa çocukluğunu yaşatabilme çabalarıyla karşılaşıyorsunuz üzerine müthiş bir hayal gücü serpilmiş halde devam ederken film..
.....
Neler canlandırabilirsiniz hayal gücünüzde?
Hayal gücünüz hayatınızın neresinde duruyor ya da??
Ve yahut onu hala yaşatıyor musunuz?
Yoksa masal kitaplarının arasında kurutulmuş bir papatyaya mı dönüştü çoktan?
Filmi izlerken düşünüyorum; benim hayal gücüme neler oldu, nerde şimdi diye?
İçim sızlıyor..aklıma gelmeyecek şeyler izliyorum çünkü..
Neden benim de aklıma gel/e/miyor diyorum..
Hiç olmayan birşeyler mesela..
Düşünsenize telefon ya da radyonun icadı gibi en basitinden..
Olmayacak şeyler düşünmek istiyorum,şuan olmayan şeyler..
Oysa hayal kurmayı severim ben..
Belki de evet masal kitaplarıma dönme vakti gelmiştir..(:
Şimdiki çocuklar çok şey biliyor ve çok geçmeden perilere inanmaz oluyorlar. Ne zaman bir çocuk 'perilere inanmam' dese, bir yerlerde bir peri düşüp ölüverir..
Ve periler ölürken özür dilerler..”Bu cümleleri kurabilmek bir beceri değil midir sizce de mesela?
Yoksa saçmalık mı diyorsunuz???Aaaa yapmayın lütfen..
Ona öyle çok ihtiyacımız var ki oysa..
Bir kafesin içinde yaşamak gibi aksi..
Hayal gücün olmadan etrafında gördüklerine daha muhteşem nasıl bakabilirsin?
Düşünsene bunca güzelliğin bir yaratıcısı var," nasıl da güzel yaratmış Rabbim, harkulade" demeden nasıl görebilirsin??
Böyle bir şey işte biraz,biraz da herkesin gördüğünden daha fazlasını, daha derinini,içini algılayabilme..
Etrafı gözünde canlandırabilirsin örneğin dilediğince..Dünyada yaşamak gibi cennetle cehennemi, görmek ya da görememek..
Filmde bir sahne vardı kısacık ama muhteşemdi bana göre..
Barrie karısıyla ayrı odalarda kalıyor,kadın normal bir odaya giriyor,Barrie ise bir hayal dünyasının içine adım atıyor..'Finding Neverland'e..
Filmin her yerinde ara ara dolan gözlerim sonuna geldiğinde ilk izlediğimde olduğu gibi tamamen boşalıyor..
Peter Pan 'ın oyuna dökülme öyküsünü anlatıyor kısacası Varolmayan Ülke(Düşler Ülkesi), film başlarken de dediği gibi gerçek bir olaydan esinlenilerek çekilmiş bir film bu..
7 dalda oscara aday gösterilmiş..
Yönetmeni yine muhteşem bir öyküsü olan Kite Runner(Uçurtma Avcısı)'ın da yönetmenliğini yapan Marc Forster.Müzikler harika..Görsel açıdan muhteşem; dingin, huzurlu,heyecanlı..
Velakin demem o ki bu güzel filmi izlemediyseniz ısrarla tavsiye diyorum,izlediyseniz yeniden izleyin..
Johnny Depp'in, Kate Winslet'ın ve hepsi birbirinden yetenekli çocukların harika oyunculuğunu görün..
Sanırım size de olacak aynı şey; gidip masal kitaplarına sarılacaksınız(:
Ve diyeceksiniz ki "hayır hayır, ömür boyu büyümemeliyim!"(:
-Ebr-i Nisan-