Cumartesi, Şubat 27

MutaList DostLukLaR :)



En sevdiğim yararlı birliktir 'mutalizm'..
yaşamayı en sevdiğim;)
Dostlarımla,ailemle tüm sevdiklerimle..
hepsiyle mutalist bir birlikteliğim var,
-tabi karşı tarafın tercihine göre kommensalist de olabilir;)-
onlar benim huyumdan suyumdan,
ben onların huyundan suyundan
birlikte mutlu mesut yaşıyoruz.. :P

Allah kimselere 'parazit'yaşam göstermesin !..


* * * * * * * * * * * *

*mutalizm:iki tarafın da birbirinden yarar sağladığı,fayda gördüğü uyumlu birliktelik..genelde tabiatta bitkiler ve hayvanlar aleminde kullanılır;) :P
**kommensalizm: tek tarafın yarar görüp diğer tarafın ne yarar ne zarar görmmediği birliktelik.
***parazitlik: birlikte yaşadığı canlıya zarar veren yaşam biçimi.çok kötü fenaaa! :P

7 NuMaRaaa:)


Adımı 'eskici'ye çıkarabilirler, 'demode gönüllü'ye ya da 'antika'ya :) Hiç fark etmez, memnuniyetle üzerime alınırım... Çünkü bütün özlemlerimin adı düne ait..dünlere..
Tüm duygular, yansımalar.. Aslını orda unutmuş gibiyiz her şeyin... Silik bir kopyası sanki bugün önümüzde cebelleştiklerimiz...
"Nerde o eski ...'lar" lafını dilimizde döndürüp yoralı bile çok oldu, artık dil yorgun aynı cümlelerden... Buna sebep ne diye düşünmek bile artık geçmiş zaman eklerine yenik.. Ama buna da şükür çünkü öyle bir zamanın sonuna yetiştik... Çocukluğumuza, okul çağlarımıza denk gelen güzellikleri hatırlamak bile yetiyor mutluluk payı edinmeye... Ya bugünün teknoloji esiri çocukları? Onlar adına üzülmemek elimde değil... Öyle çok şeyi eksik yaşayarak büyütüyorlar ki ruhlarını... Hem de erkenden...

Buraya nerden geldik? Aslında başlangıç bu kadar hüzünlü olmamalıydı... Çünkü 7 Numara'yı TRT 1'de yeniden görmem döktürdü bu lafları ve hüznü dozunda yaşatan bir dizi olarak giriş ona pek yakışmadı... (;
Nerde o eski diziler diyorum şimdi de... Bugün izlediğim birkaç dizinin hepsini değişirdim bir '7 NUMARA'ya, bir 'SÜPER BABA'ya ,'İKİNCİ BAHAR'a... Daha neler neler..
Dün saat 5 buçuk sularında(sabahın nurunda(:) TRT de 7 numara'ya rastladım.. İçim coştu desem yeri. Tam zamanıydı çünkü... O eski arkadaşlık, sevgi, dayanışma, güven, birlik,..., duygularını yeniden görmek ve inanmak ihtiyacımı karşılamam için tam zamanıydı..;)
Ben böyle düzeyli, kaliteli esprilerle incecik hüzünleri insana tam dozunda veren bir diziyi bugün hayatta göremem, beklemiyorum da... Belki bu kadarının geçmişte de yoktur eşi..
İzlediğim kaçıncı tekrarıydı bilmiyorum ezbere bildiğim repliklere aynı iştahla gülebilmek bile şaşırtıcı normal şartlarda, ama oluyor işte ezberlediklerine aynı kıvamda gülüp üzülebiliyorsun..(tıpkı Kemal Sunal filmleri, Hababam Sınıf'ları gibi..)
Karakterlerin her biri ayrı bir alem :)
Vahit emmilerinin yanına köyden okumaya gelen 3 amca oğlu ile ayrı şehirlerden yine üniversite okumaya gelen 4 kızın aynı evde geçen sıcacık öyküleri..
Bilmeyen yoktur sanırım ;) En sevdiğim karakter diye seçemiyorum bile birilerini hepsi harikalar...Cansu, Armağan, Rüya, Ayten, Recep, Haydar, Satılmış, Vahit, Zeliha...Meryeeem :)...Asiye..uzuyor..
Oturdum bütün gece 7 Numara replikleri okudum. Odamdan bir dolu kahkaha taşırdım... Kendi kendine gülene iyi demezler amaa.. :))
Ayrıca "deli sizsiniz,böyle bir çağda akıllı kaldığınız için" :)
Ve öğrendim ki her sabah 9 sularında yayındaymış..
Ve tekrar şaşarak söylüyorum ki 7 Numara'nın otoritesine de hayran kaldım :));
Uzun süredir alışkanlık haline gelen serseri yaşam tarzımın -ki bu sabaha karşı uyumak oluyor :)- bir dizi tarafından bu kadar kolay tersine çevrilme teşebbüsü saygıyla karşılanacak bir durumdur :)) Bunu bünyeme kabul ettirmem kendi dilimle ne zamanımı alırdı oysa :)) Yani ne varsa eskilerde var :P

Diziden hatırladığım repliklerle süslemek istiyorum bu yazıyı şimdiik :)

Hani Haydar'la Recep'in bir tekerlemeleri var ya ordan başlayayım isterseniz ;)
:"Dağlar daşlar, kurtlar kuşlar, gavlini tutmayanu cadılar dürtüşler :))" Bayılırdım bunu söylemelerine sırdaşlıklarına verilmiş bir söz değeri taşırdı ya.. "Top gizli,çok secret:))"
Kesmeden diğer replikleri de alt alta dizicem ;)
Recep: "ne o Vahüt emmü, ifadene gramp mı girdü" :))
"Gendümü seviyom, gendümü onaylıyom" :)
zeliha: "akarı kokarı yok,temiz iş.
vahit: zeliha lafı dolandırma...laf da sıkıldı ben de..sadede gel ya da o gelsin..olmadı ortada bir yerde buluşalım:)

11.bölüm
(Vahit hastadır. Behiye ve Meryem ziyarete gelir.)
Zeliha: Çok fena üşütmüş, çok. Her yanlarını sirkeynen ovdum, ovdum. Gene de bana mısın demedi.
Behiye: Vah vah vaaah.
Meryem: Başınız sağolsun.

Perşembe, Şubat 25

Ruhumun açlığı soyut dönemeçLeR..



'Memleket isterim 

Gök mavi, dal yeşil, tarla sarı olsun;
Kuşların çiçeklerin diyarı olsun.
..
Ne başta dert ne gönülde hasret olsun;
Kardeş kavgasına bir nihayet olsun.
..
Ne zengin fakir ne sen ben farkı olsun;
Kış günü herkesin evi barkı olsun.
..
Yaşamak, sevmek gibi gönülden olsun;
Olursa bir şikayet ölümden olsun..'



diyor şair..sizin de var mıdır hani bazı yazıların,şiirlerin içine düşmek istediğiniz zamanlar..?
özellikle de çevrede,ülkede,dünyada acıktığınız somutluklar ve soyutluklar varsa..
hani ruhunuzun huzura acıkması gibi..
inanmaya,güvenmeye,sevmeye ve mertçe sevilmeye acıkması..
bu açlıkla kendinize huzur kokan kuytular aramaya kalkmaz mısınız gücünüz yettiğince; bir şiirde bir yazıda,şarkıda,sohbette..bir kedi yavrusunda ya da bir deniz kıyısında..?
bir martının kanadına takılıp o rüzgarı yutmak gelir mi içinizden sizinde?
belki şuanda üşümüş sokak üşüyen insanları barındırıyor,açlıktan mideleri kazınanları..
hangisi daha önemlidir?
bazen bir damla huzura değişmek istemez mi insan bir kuru ekmeği..
Herşeye çok şükür..Çok şükür sana ya Rab!Şükür yalnız sana..
Ama hani olur ya içi dar'lanıverir insanın ara sıra..göze batar düzenin 'düzensizlik' hali..bunalırsın..
bir damla huzur uğruna yeğlersin açlığı da üşümüşlüğü de belki..
ve dışarda üşümek nedir ki,içini üşütmekten geçemedikçe..

Bir fırtınaya sarsan ruhu yelpaze olmuyor bazen..ya da dışarının soğuğuna aldırmadan balkondan yarı beline kadar sarkıp derin derin nefes alsan..en fazla ne kadar genişler ciğerleri insanın?
ne kadarını bırakabilir evrene gönderdiği karbondioksit daralmışlığının?
denedim olmuyor..
işte böyle zamanlarda bir şiirin içine düşmek istiyor insan..özlediği kıyılarda yüzmek istiyor..
bu dünyada ne kadar uğraşsa da yazılanlar ya da yazdıkları gibi bir memleket hep özlemin kıyısında kalıyor..

ben bir kendime varsam,kendimi sarsam yeter mi acaba?..

-Ebr-i Nisan-

 

Çarşamba, Şubat 17

Moda SorunsaLı ..

Moda ile bir alıp veremediğim var! belki de moda akımını başlatanla demeliydim ya da başlangıcın ardına düşenle..?
kendisini keşfetmek istedim çeşitli varsayımlarla günümüzü bulmuş..kimine göre insanlığın doğuşuna dayanıyor-ki Adem babamızla Havva annemizin böyle bir kaygı taşıyıp bu akıma öncü olacaklarını hiç sanmıyorum!bir kere gerekli ve yeterli materyal yok!-saçmalamayın diyorum.
diğer bir söylentiyse 19oo l yıllarda yüzyılın terzilerinden Charles Worth'un yanında çalışan Paul Poiret'in 4 yıl sonra kendi atölyesini kurmasıyla başlamış ve tabi ki Paris'te! terzilik tarihinde yeni buluşlara imza atarak kendi akımını başlatıyor veee insanlar da ondan cesaret alarak bugün adına moda dedikleri ve herkesin onların kafasına göre giyinmesi gerektiği fikrini sahiplenip önümüze dikiliyorlar..Sanırım böyle gelişti; daha mantıklı..
her ne ise.. yenilikler ortaya çıkarmak güzel ama neden insanlara dayatıyorsunuz.! dikin giyinin kendiniz ; sen benim ihtiyacıma ve isteğime karşılık versene..hepimiz terzi mi olalım yani!
buraya nerden geldim diye sorarsanız artık alışveriş fobisi sahibesi olmaya başlıyorum diye açılayım size..
ne vakit bir şey bakmaya çıksam ayakkabıdır kılık kıyafettir..moda engeline takılıyorum beğenilerimi ararken..fena halde canım sıkılıyor..Çünkü görevli bayan veya bay aradığım özellikteki modelleri es geçip "ama bu yıl bu renk moda,böyle taşlı boncuklu giyiniyor herkes "diyiveriyor.."ama ben bu rengi sevmiyorum belki,baştan ayağa boncuk takarak da dolanmak iste-mi-yo-rum!"
Hayır klonlanmış gibi gezmek zorunda mıyız???sadelik sevmek suç mudur?"hayır sevemezsin çünkü bu yıl moda değil!"

herkes farklı olmaktan dem vuruyor oysa..günümüz çocuklarına kişilikleri gelişmez-miş-miş- diye "dur,sus "diyen bile yok..ama çocuk kişiliğinin tercihlerini seçemiyor..nasıl iştir bu?
yani "senin beğenin yok zaten, biz senin yerine yaptık,diktik al sen bunu giy" mi oluyor onu mu demek istiyorsunuz!
çocukluğumu özlemem için nedenlerime ekleme yapıyorum..olsa çocukluk kıyafetlerimi giymeye devam edeceğim..büyüdüğüme pişmanım pes!

bu yazıyı okuyup da bana katılan var mıdır bilmem..söyeyin bana sorun bende mi??

-Ebr-i Nisan-
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...



Counters
Free Web Counter