Pazartesi, Eylül 6

GeL! kendini çok özletmeden geL...



Çocukken de böyle hisseder miydim?
böyle içim boşluk boşluk olur muydu yine sen giderken ?...

hani çok sevdiğin birini kırk yılın başı görmüş de daha ona doyamadan ellerini bırakmak zorunda kalmış gibi..
Onu o denli özlemişken özlemini daha dindiremeden gidişini izlemeye hazırlanır gibi..

Ramazanı uğurlamaya hazırlanıyoruz..oysa daha dün gibi gelişi.

Tesellisine sarıldığımız daha dün gibi..
Huzurunu giyindiğimiz, rahmetiyle ıslanıp merhametiyle yıkandığımız..
Benliğimizi karşımıza alıp,o benliğe derin kesikler attığımız..
Karnımızı aç tutup kalbimizi doldurmaya başladığımız...
"Allah'ım sen kimseleri açlıkla terbiye etme" cümlesini sık sık kullandığımız..
Midemizi dinlendirirken aslında ruhumuzu da yıkayıp,cümle günahları yakmaya gayret ettiğimiz..
Dudaklarımıza değen duaları yüreğimizle kucakladığımız..
Nefsimizi karşımıza aldığımız..
Dünyevi işlerden kopmaya başlayıp uyanmaya çalıştığımız daha dün gibi..
ve şimdi Kadir Gecesini gerektiğince ihya edebilmiş olmayı ümit ederek son günlerini yaşıyoruz..
son sahurlarını son iftarlarını..
gelecek yıl Ramazana erebilmeyi diliyor kalbimiz..
***

Eski Ramazanları hatırlıyorum..(malum ben de eskidim artık:)
İlk sahurumu hatırlamıyorum belki ilk iftarımı da..
ama sahura kaldırmadıkları zamanlar nasıl ağlayıp mızmızlandığımı çok iyi hatırlıyorum..
sıcacık ,üstü susamlı çörek otlu pideleri..
ramazan davulcusunun gelişini..

sonra kıldığım ilk teraviyi,hatta ilk tesbih namazını..
Cami'nin o dokusunu kokusunu, o misk kokusunu, daha küçücükken içime çekişimi çok iyi hatırlıyorum..
Rahmetli babaannemle kolkola girip giderdik hemen karşıdaki camiye..
Ben çocuk, o çocuklar gibi..
Geçirdiğim en güzel ramazanlardandı onlar..bu cümlelerin ardında daha ne hazineler var benim için..
...

yıllar geçti sonra büyüdük..
evden ayrılma vaktiydi üniversite çağı ve evden uzakta kalkılacak sahurlar ve yapılacak iftarlardı..
daha ilk kandilde telefon başında saatlerce ağlayan bir insan olarak ramazanı evden uzakta geçirmek düşüncesi   içimi fena acıtmıştı..
kandillerde hep beraber olunurdu çünkü, ailede en büyük kimse, orada toplanılırdı..
ve iftarlarda kalabalık sofralara alışıktı ruhum..
yalnızlık gibiydi uzaklık onca kalabalıkta..
ama bilemezdim ilk başta en güzel ramazanlarımın çoğunun üniversitede geçeceğini..

hani kalabalık demiştim ya" kalabalık nedir görmemişim" dedim:)
ilk başta odada, arasına süs biberi doldurduğum(acıyı cin biberi falan fena severim:P)kaşarlı tostlarla açtık iftarı oda arkadaşımla..
bunu sınıfça düzenlenen iftar yemeleri izledi..
sonra evde kalan arkadaşlar iftar yemeğine çağırmaya başladı..
gittikçe kalabalıklaştık:)
maklubeyle tanıştık:)
ilk kez abdest ve namaz eteği sırasına girdiğim günlerdi:)..ne de güzellerdi..

okuduğum şehrin insanlarına da ilk, ramazanda ısındım..
okuduğum 4 yıl boyunca ne insanlar gördüm; bizi -evlere sığmayan kalabalıkları -hiç tanımadan sırf Allah rızası için (bazılarının uzakta okuyan çocuklarının yerine geçerek) güler yüzle ağırlayan sofralarına misafir eden ve en güzel yemeklerle iftarımızı yaptıran..(ki onlardan bu şehirde o kadar çok vardı ki her gün öğrenci ağırlayan "istediğiniz kadar arkadaşınıza söyleyin" diyen ve sofralarında hep 'Halil İbrahim Bereketi' olan..)
üzerine çay keyfi ve doyulmaz sohbetler..
herkese kapısı açık insanları sanırım ilk bu şehirde tanıdım..
İyi ki tanıdım..bugün hepinize inşallah dualarım..
...
bir de okul kafeteryasında ve yurt yemekhanesinde yenen yemekler var tabi..
nasıl unutulur onlar da:)
işte en en kalabalık bu nokta! :)
kapıdan dışarı taşan kuyruklar..ellerinde tablidotlarla oturacak masa arayan öğrenciler..
6-7 kişi bazen daha fazla gittiğimiz kafeteryada aynı masaya düşme ihtimalimiz bile bir hayli zayıftı:)
ama ilk kaşığı hep birlikte götürürdük ağzımıza, orucu en az 300 kişi açardık:))
bu duygu anlatılamaz yaşanır!
nasıl özlüyorum o günleri..



kalbiniz coşkudan, sevinçten kabına sığmaz da pır pır eder ya bazen; şimdi kalbimde, o günleri andığımda bile, aynı coşku aynı huzur...

**


Ardından gelen bayram sevinci ancak uğradığı günler kadar avutacak belki kalbimizi..
Ama kendini çok çok özletmeden gel yine Ramazan..
Biz dünyaya kapılmadan gel..
yüreklerimizi yumuşatmaya,rahmetinde yıkamaya,
bizi bize bağlamaya gel..
ve  yine "Sen sana ait değilsin!"* demeye gel..
hep gel..
bana yol ol gel!..

Bir daha ki Ramazan-ı Şerife ermek ümidiyle..


-Ebr-i Nisan-
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...



Counters
Free Web Counter