Birkaç saat önceydi. Bu çiçekler evimize iki minik arkadaşımın ellerinde geldiler. Kocaman gülen gözler ve iki kır çiçeği dolu el. Dediler ki; "biz sizin öğretmenler gününüzü kutlayamadık, çiçeklerin çıkmasını bekliyorduk.
🌸
☺
Öğretmenler gününüz kutlu olsun.
💐
❤ Bu çiçekleri sizin için topladık, birini de kulağınıza takmak için ayırdık."
😊Takabilir miyim dedi ve kulağımın arkasına iliştiriverdi uzun saçlı olan arkadaşım, kıyamıyorum çıkarayım.
😍


Öğretmenler gününüz kutlu olsun.




Kafalarına takılan soruları cevaplamış, suyunu bir türlü boşaltamayan, belli ki musluğu bozulmuş bir havuzun problemini çözmüş boğulmaktan kurtarmıştım onları. Ara ara Vecihi'yi ziyarete geldiklerinde samimi ve kısa kısa sohbetlerle tanımıştık birbirimizi, bir de elimde poşetlerle dört katı bana çıkılmaz gösteren merdiven başında, elimdeki poşetleri kapıp yol arkadaşlığı ederlerken. Burda büyük diye tabir ettiğimiz pek çok komşu karşı karşıya geldiğimizde uzun uzun bakıp selam vermeden ya da almadan geçerken, uzaklardan da görseler selamlarını ulaştırdılar bana hep, hal hatır sordular, bir de Vecihi'yi
😻Birbirimizi sıkmadık hiç, eleştirmedik, kendi alanlarımıza saygı gösterdik; birbirimizi sevdik ve değer verdik. Tam da olması gerektiği gibi.. Samimiyet, saygı ve incelik; çocuklar bu pırlanta değeri taşıyan vasıfları mücevher gibi göğüslerinde taşıyorlardı.Farkında değillerdi belki, çünkü bu şekilde olmak onlar için gayet normaldi.

Hiç yorum yok:
Yorum Gönder