Pazar, Kasım 6

Kitaptan Anladığımız Hayatlar



Uzun süredir keşke bizim de dahil olacağımız bir okuma grubumuz olsa diye geçiriyorduk içimizden, zaman geçiyordu, elimizdeki kitaplar bir başımıza okunup kapatılıyordu. Küçük notlar, bazıları hakkında yazılan yazılar kalıyordu geriye en fazla. Okuyup çok etkilendiğimiz, fazlasıyla beğendiğimiz kitapları, ısrar kıyamet birbirimize de okutma çabasına giriyorduk. Bir diğerinin o kitabı okuması bazen aylar alıyordu. Denk düşemiyordu mutlu olunan zamanlar. Bununsa tek bir çözümü vardı, bir kitabı aynı anda okumak aynı anda yaşamak. Ve yazılacaksa bir yazı birlikte yazmak, beraber tartışmak, göremediğimiz yerleri diğerine farkettirmek, anlamak ve uygulamak.. Zamanı gelmiş olmalıydı ki biz bu güzel arkadaşlarla grubumuzu oluşturduk ne mutlu. İlk kitap Salih Çetin'in Suriye'den ülkemize sığınan bir anne ve çocuğunun hikayesini konu alan kitabı. Okumaya başlar başlamaz doğru yerden başladığımızı anlıyorum kendi adıma...
O belki de dün ekranlarda pek çoğumuzun gördüğü çocuğun hikayesi; dondurucu soğukta başını yol kenarında bir kaldırıma dayayıp uyuyakalan o minicik çocuğun. Oyun çağını dilenerek geçiren, nereye giderse gitsin, nerde yaşarsa yaşasın kendi savaşını da gölgesi gibi yanında taşıyan o çocuğun, o annenin, o insanların hikayesi. Kapısını aralamadığımız hayatlara öylece bakıp geçtiğimizin kanıtı... Bizim için de onlar gibi hayat devam ediyor. Dengeyi kuramayan insan kendi payına hep fazlasını ayırıyor, acıysa acı, refahsa refah.. Sıcacık evlerimizde 10-15 dklık bir gözyaşı; sonra isteklerimiz, hayallerimiz, o gün yapacaklarımız... Bu insanların hayatını kitap sayfalarında kurutulan çiçeklere benzetmeye başlıyorum... Saklanan ve vicdanımız lazım olduğunda hatırlansın diye açıp bakılan...
Eksildik, devam ediyoruz buna... Kitaba devam ederken ya da kıyılara vuran çocukları, üzerine bomba yağan evleri düşünürken, kaldırımı yastık yapan o çocuğa ağlarken soğuğu ne kadar içeri alabilirse insan o kadar camı açık tutuyorum. Ama sonra o pencere tekrar kapanıyor. Ev tekrar ısınıyor. Hissettiğimiz herşey geçiyor.
Belki de diyorum bu kitap, eksilen yerlerini tamamlayacak ruhumuzun, konuşurken kitabın ardından elimizden neler gelebilir diye düşünmeye başlayacağız. Vicdan, kuru kuru yaş dökmesindense elini taşın altına koyabilecek..
Bir haftanın daha geçmesini bekliyorum. Kitap aralarında vicdanlarımızı kurutmamak için...
Bize görüp de göremediklerimizi anlattığın için teşekkür ederiz Salih Çetin..

Ayşe| Kasım 2016

Hiç yorum yok:

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...



Counters
Free Web Counter