Herşey marketin önünde diğerlerinden ayrılmayan market arabasıyla kavga eden teyzeyi gördüğümde başladı!..
zavallı teyzem arabaya laf geçiremediği için habire söyleniyordu:" ayol deli midir nedir,aaa!""ay salak ayol bu çıkmıyor burdan!":)) diye:)
o sırada dışarı çıkan market personelinden biri olaya el koydu da market arabasının hayatı kurtuldu:)
..
yalnız olmamak güzel dediğimde farkına vardım; söylenmenin,cansız eşyalarla ya da gece gece tepemizde vızıldayan sinekle kavga etmenin sanırım ve büyük ihtimalle bize has bir özellik olduğunun:))
siz hiç bir amerikalının falan yataktan kalkıp kendisini sokmaya çalışan sivri sineğe "dostum senin sorunun ne ha!" diyerek peşinde aslan kovalar gibi bir itinayla, elinde terlik saatlerce söylenerek gezdiğini gördünüz mü!
filmlerinde bile yok!
-biz bu kadar renkli bir toplumuz işte! (:-
lakin ben de evden çıkmadan birkaç saat evvel ayağımı ısıtmak için uzattığım peteğin ayaklarımdan tekini vermemesi üzerine onunla kavgaya tutuşmuştum..
"hayret bişey ya,azıcık ayağım ısınsın dedim bacağımı kaptırdım canım olacak şey değil yani, versene ayağımı be!aaa" diye söylenirken bir yandan da gözümün önünde petekle birlikte hastaneye giderkenki halim canlandı!..hep olur ya hani öyle manzaralar Allah muhafaza..!
derken bir baktım şükür ayağım serbest..!amaaa suç peteğin üzerinde kaldı yani ne de olsa ses çıkarmadı bu duruma! :P
üzerine de bu teyzemi görünce sanırım günlerdir gerilen sinirlerim bir farkındalık beraberliğinde gevşeyerek sesli bir gülümsemeye sebebiyet verdi:))
Allah'tan o anki siniriyle kadıncağız beni duymadı!..ben de 'kendi kendine gülen' pozisyonunda bir insan olarak markete adım attım.
sonrasında o gıcık! arabalardan biriyle market içinde ilerlerken düşünceler birbirini kovaladı..
nelere söylendiğimi(zi) düşündüm.
siz de bi düşünsenize:)
sen de düşün blog! arada sana da köpürüyorum gerçi sen düşünme! :P
örneğin ters dönmüş terliğin tekiyle ya da acil bir işimiz olduğunda bir türlü ayağımıza giydiremediğimiz ayakkabıyla, gitmeyen bir mesaj için aranamayan bir numara için telefonla,çekmeyen antenle, gelmeyen elektrikle,her zaman gece vakti ve biz yattığımız zaman tepemizde vız vız eden sivriyle,vs.. hepimizin alıp veremediği ve kavga etmişliği vardır sanırım.
"yok canım yapmam ben öyle şey "demeyin boşa hiç! inanmam (:
bu ilginç söylentiler sanıyorum üzerimizde her gün azar azar ve yahut toplu halde birikmiş olan sinir ve stresin en ufak bir aksilikte patlak vermesiye böyle trajı komik bir hal alıyor.
dışardan delirmiş gibi görünsekte söylediklerimizde sonuna kadar haklıyız!(;
düşünün mesela misafir gelmiş çay dolduruyorsunuz, demliğin üstünün kapağı pat diye düşüyor bardakların üzerine.naparsınız? susup oturacak halimiz yok herhalde diğmi!
"deli midir nedir,! ne düştün be şimdi bardakları kıracaksın! hayret bişey ya" ,"ama hep böyle yapıyor şekerim bu, bir oturmuyor yerinde!"türü ve türevi cümleler kurmak hakkımız yani!
mesela ben dışardaki teyzemin "deli midir, manyak mıdır nedir" dediği arabaların gerçekten bir sorunu olduğunu düşünüyorum.
lakin ileri doğru itiyorum ön tekerler yana dönüyor!
bir "yok ben gitmem" hali tavrı falan.."napıcam ben seninle mi uğraşıcam yani" dedim bıraktım onu orda.
kendim taşıdım!
yani böyle birşey olabilir mi!
gel de ne dersen de şimdi!
sonra ince bulgur bakıyorum tepeme pirinç paketi düşüyor " ne atladın hemen sen" demem fazla mı !
evdesiniz, sular kesilip gelmiş ve siz musluğu açtığınız anda öksürerek ve höykürerek bir gürültü bir kıyamet gelen su paçanıza kadar ıslatıyor sizi ,aynı anda ödünüz de patlamış durumda tabi!..çünkü habersizsiniz..
şimdi de mi susalım yani tabi ki söyleniriz! :P
yolda yürürken "yolun ortasına kim koydu len bu direği" diye de söyleniriz çarptıktan sonra!
dışarda yağan yağmura inat bir türlü çantadan çıkmayan anahtara, çıksa dahi 3 anahtardan muhakkak yanlış olana denk geldiğimizde de söyleniriz. ve kapıyı hep son denediğimiz açar( biz onları kendimizce ayırana kadar)
televizyonu açarsınız vakit geç olmuştur ya da uyuyan falan vardır; ses son ayar çıkar ve kumanda çalışmaz!
" ne basmıyor bu şimdi yaa Allah Allaaaah! sussana be sen de bas bas bağırıyorsun" demezsek olmaz..
2 dakka komşunun kapısını çalayım derken ceryan yapar kıyık bıraktığınız kapı çarpılıp kapanarak sizi kapının önüne koyar ve siz tabikii kapıya söylenirsiniz!(:
gibi gibi..
ben şu sıralar en çok kardeşimin bilgisayarımı götürmesi sonucu hayatı kararan eski bilgisayarıma söyleniyorum!
kendisini çamaşır makinası sandığı için ve bir sayfayı en aşağı 10 dakikada açabildiği için -neredeyse- ardışık olarak kafasına yediği minik darbelerle kendine gelmeye çalışıyor!
e arada da " patlatıcam ama bi tane Allaah Allaaah yaa deli mi ediceksin sen beni, sen bilgisayarsın tamam mı merdaneli çamaşır makinası değil! açılsana artık!" diyorum:P
birazdan da bu yazıyı dakikalarca göndermesini beklerken söylenicem öyle hissediyorum!
heh bir de 'mevsim normallerine' seslenmek istiyorum "kendine gel, adamı hasta etme!".."diğer ayağımı da kalorifer peteğine kaptıramam!"
sahi bir ara sonbahar diye bir mevsim vardı noldu ona?..
-Ebr-i Nisan-
3 yorum:
''dışarda yağan yağmura inat bir türlü çantadan çıkmayan anahtara, çıksa dahi 3 anahtardan muhakkak yanlış olana denk geldiğimizde de söyleniriz. ve kapıyı hep son denediğimiz açar''yine çok sevimli bir yazı olmuş diğerleri gibi...:)süpersin...
Teşekkür ediyorum;)
Gözüme çarpanların renkliliği ve güzelliği yansıyan(;
-tabi bu ve benzeri yazılar adına-
okuyacağım bir çok yazıyla karşılaştığım için çok mutlu oldum hepsini bir çırpıda okudum:)
canımm yüreğine kalemine sağlık hepsi harika!
bu yazıya da bayıldım kendimden de bir sürüü şey buldum:))çok güldüm, bu yüzden çok teşekkür ediyorum bir de:)
sevgilerle.
Yorum Gönder