"söz yoksa, sürgün vardır. kaçarsın. nereye? en yalan yere"
...
"(..)
ellerimi cebime sokmalıyım bazen. cepsiz şeylere dayanamam. insan ellerini nereye koyacağını şaşırıyor. şaşırdıkça ellerimiz çoğalır. dikkat edin bir kez, mutlaka çoğalır."
"o okumaya başladığı zaman, benim de ceplerim sökülüyor. cepler, sanki fidelle iş birliği yapar gibi, durup durup sökülüyorlar. ellerimin çoğalması da cabası. sonra, çaylar getiriyorum ona, çaylar dökülüyor. çaylar döküldükçe ellerim çoğalıyor. ellerim çoğaldıkça yastıklar sırılsıklam."
....
" hiçbir zaman işe yarar bir adam olamadın ki fidel. varsa yoksa virgüller, kenar çizgileri..."
...
"(..)çok eskiden, ellerim annemin ellerine benzemeden önce, 'her şey çok güzel olacak' derdim."
...
"birinin kendisini bir yere kapatması nedense diğerlerini pek korkutur. sanki dışarda kaldıklarına bozulurlar; onur meselesi yaparlar."
...
"duyarlılık senin sandığın gibi her olayda oturup ağlamak değildir."
...
"hiçbir şey beklemediğini söyleyenler en çok bekleyenlerdir aslında."
...
" en başından yorgun ve küsmüştük. biz, küsmüştük.
ne garip, oysa bir çoğumuzun adı çağrı, umut, barış, devrim, savaş veya özgürdü"
...
" biz ölünce- siz susuyorsunuz ya, biz ondan ölüyoruz işte- ölünce biz, karşısında durup susacağınız kimse olmayacak. silahlarınızla yalnız başınıza kalacaksınız"
...
"(..)düşün biraz, böyle olur hep. 'o' gider ve çoğalır tek kişilik sinema biletleri, aklın anımsattırdığı arkadaşlar ve bilimsel yayınlar.
kadın anlaşılmamış bir şaka gibi havada asılı. kadın hep, en önemli yerini unuttuğu komik bir öyküyü arar. aslında her öykü, bir tür terkedilmeyle başlar."
"(..)
o gün öldüm. artık hiçbir soruyu yanıtlayamayan bir gülümsemeydim.
sorusu olmayan bir yüz. acısız beyin.
her şey, karşısında gülümsenecek bir film gibi akıp gidiyordu.
ben, tam da istediğim gibi, orada öylece duruyordum. orada öylece durup, katillerden intikam bile almak istemiyordum. durmak ve gülümsemek. en sonunda bunu yapar insan. ne bağırmak, ne küfür etmek.
yenilmekle uzlaşmak arasındaki yerdedir delilik.
delirdiğinizde herkes, artık mutlu olduğunuzu, her şeyin düzeldiğini sanır. düzelmiştir de bir bakıma. çünkü unutmuşsunuzdur.
böyle bir delilik, hastalık değildir. bu delilik, insan üzerinde işlenen suçların sonucudur.
ve suçlar hiçbir zaman kanıtlanamaz. gizlenmemiştir, bu yüzden ortaya çıkarılmaz.
kimse cezalandırılmaz. suçlu olanlara hiçbir zaman suçlarını gösteremeyiz.
suçları yine mahkumlar dinler ve dinledikçe yeni acılar çekerler.
acı, yine acı çekme yeteneği olanlara düşer. yine dinleyenler duyacaktır.
işte öyküler, bu yüzden hep biraz yanlış adrese gider..."
....
"(...)
hani bazen olur ya, ağlamak yetmez. ağlamanın hiçbir türlüsü yetmez.
bağırmak da yetmez. çekip gitmeye bile gerek yoktur.
garip bir gülme kaplar göğsünüzü.
çünkü acı öyle büyüktür ki , bedeninizi kaplar, bedeniniz acı olur.
acı yabancı değildir, batmaz, gülersiniz. gülüyorum.
bütün gizlenmiş, yatıştırılmış, bütün yasaklanmış gülmelerimi gülüyorum."
....
" 'yaşamak ,eskimektir' dediğim ilk gün , beklenmedik bir şey olmayacağını da fark etmiştim.
belki biraz daha iyi, belki biraz daha kötü.
ama hiçbir zaman beklenmedik değil. insan , bekler çünkü, tetiktedir.
beklemediğini söyleyenlerse, en çok bekleyenlerdir.
.....
"ben mi? ben, gündüz uykularından," ben burada değilim aslında" diye uyanan biriyim."
....
"bir gün bir anda, bazı kızgınlıklarını unuttuğunun farkına varacaksın.
artık pek düşünmediğini, çünkü artık bildiğini anlayıp, ellerini bir klarnet taksimi gibi uzatacaksın, hala kafan karışık olacak.
ama artık bunu seveceksin, sevmelisin de. çünkü...
kadinsin...
...bir çiçeğin yanından geçer gibi yaşamalıyız aslında.''
*Bütün Kadınların Kafası Karışıktır
..
Ece Temelkuran'ın henüz 23'ünde yazdığı ve bendeki haliyle altı çizilmekten okunmayacak hale gelen kitaptır kendisi(:
yukarda dağınık duran satırlar aralarından seçmedir..aslında her cümle kendi öyküsünü üretir..
"bilirsin" dedim "ben de sendenim..
kimse anlamaz bazen, niye dertleniveririz, öyle durup dururken..
aslında ortada hiçbir şey yokken..
ortada olmayanlar herşeyden ibaretken ve de..
içimizdekilerden emin,yolumuzda yürürken..
öyle durduk yerde işte..
çok başka sebeplerle..
ve kimselerin sessizliğin dilinden anlamadığı zamanları seçerek..
bir kafa karışıklığı işte..sen de 'adı bu'!
ben diyeyim 'anlamak'..
hergün daha fazla ve daha derin..(.
anlıyor musun.?
dediğin gibi "bir çiçeğin yanından geçer gibi yaşamalıyız aslında.."..
okunulası kitaptır..
anlamak ve anlaşılmak üzerine..
bir de kendini onun da yerine koyabilmek..
- Ebr-i Nisan-
7 yorum:
Dün ki konuşmamızdan belliydi bu yazı :))Kitap kesti mi diye düşünmeden de edemiyorum :Pp
Başlığı görür görmez soluk soluğa okumaya başladım.
Alıntılar çok güzel...
"(..)düşün biraz, böyle olur hep. 'o' gider ve çoğalır tek kişilik sinema biletleri, aklın anımsattırdığı arkadaşlar ve bilimsel yayınlar.
kadın anlaşılmamış bir şaka gibi havada asılı. kadın hep, en önemli yerini unuttuğu komik bir öyküyü arar. aslında her öykü, bir tür terkedilmeyle başlar."
Sık sık içine düştüğümüz cümlelerin içinde kaybolmak çok güzel.
Ve dediğin gibi anlamak erebilmek...
Sağol dost,çok çok iyi geldiler (:
:)kesti mi?:) yok aslında çok da aradığım gibi değildi içindekiler..
bir yerlerde benzer karışıklıklar yaşatmıştık ama şimdi duran o 'anlamak' daha başka bir dil gibi..
başka bir lisan gibi çözmeye çalıştığım..
gittikçe daha gerçek ve daha öz..
bulamadım.. ama altı çizili satırlar 'bizi yok sayma' dediler..o yüzden misafir ettim onları buraya dostum:)
iyi gelmesine sevindim, varlıklarının sebepleri ortaya çıkıyor usul usul;)
Değil mi ?(:
.)sanırım..
"Bir çiçeğin yanından geçer gibi"
..23'ünde kurulacak cümleleri bu kadar bol olan bir kadının 43'ünü hesabediyorumda.. :)
(: Altını çizdiklerini okumak güzeldi..Teşekkürler Ebr-i Nisan..
Değil mi.)
Ben teşekkür ediyorum sevgili Nüha..
Ve Sizin ve tüm Dostların Mevlid Kandilini tebrik ediyorum..Dualarda buluşmak ümidiyle inşAllah..
bu kitabı anlayabilen birisi varsa bana yardımcı olabilir mi?
Yorum Gönder